top of page
Ara
Seda Vural

YAKIN TARİHİMİZİN EN BÜYÜK UTANÇLARINDAN OLAN KAHRAMANMARAŞ KATLİAMI



Türkiye'de 1970'li yılların son yılları, tüm ülkede siyasi görüş, inanç, mezhep ve etnik köken ayrışmalarının zirveye çıktığı kaotik bir süreci temsil ediyordu. Bu sürecin en acı halkalarından birisi 1978'de Kahramanmaraş'ta yaşandı.

Yedi günlük bir zamana yayılan olaylar sonucunda iddianameye göre 111 kişi öldürüldü. Alevilere ait 559 ev yakıldı, 290'a yakın iş yeri tahrip edildi. Kayıt dışı ölümlerin ise 500'ün üstünde olduğu tahmin ediliyor.

23 yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezası aldı.

Katliamda önemli rol oynadığı düşünülen 68 kişiye ise ulaşılamadı.

Kahramanmaraş Katliamı, 12 Eylül Darbesine sebep olan olaylardan biri olarak kabul edilmektedir.

Peki, bu vahşi katliam nasıl gerçekleşti?


Hem Alevi hem de Sünni nüfusun önemli oranlarda yaşadığı Kahramanmaraş, iki toplum arasındaki mezhepsel gerginliklerin 1978 yılında sıklıkla görüldüğü bir şehirdi.

Aleviler şehirde azınlık olsalar da kendi aralarında örgütlenerek bir arada yaşıyorlar ve olası tehditlere karşı kendilerini savunuyorlardı.

Görünmeyen eller ve gölgeler tarafından yıl boyunca sürekli olarak bu gerginlik tırmandırıldı.

Şehir adeta ikiye bölünerek iki grup arasına nefret tohumları serpiştirildi.

Tehlike adeta "geliyorum" diyordu.


19Aralık'ta kentteki Çiçek Sinemasına, milliyetçi bir film olan Cüneyt Arkın'ın başrol oynadığı "Güneş Ne Zaman Doğacak" başlıklı filmin gösterimi yapılıyordu. Sinema salonu ülkücüler tarafından tıklım tıklım doldurulmuştu. Saat 21.00'de sinemaya patlayıcı madde atıldı.

Yaşanan panik ve kaos sırasında herkes patlamanın failinin kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Solcuların ve Alevilerin bu saldırıyı gerçekleştirdiğine dönük fısıldaşmalar büyüdü. Bu söylentiyi ilk kimlerin ortaya attığı ise hiçbir zaman bilinemedi.

Şimdi şehir korkunç bir savaşa ve vahşete tanıklık edecekti.


Sonradan yazılan iddianameye göre tahrip gücü az patlayıcı madde Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve başkan yardımcısı Mustafa Kanlıdere'nin talimatları ile Ökkeş Kenger ve Yunus İlhan tarafından atıldı.

Gaziantep Eğitim Enstitüsü öğrencisi Ökkeş Kenger polise verdiği ilk ifadesinde "Çiçek Sinemasını kendisinin arkadaşlarıyla birlikte bombaladığını" itiraf etti.

Yunus İlhan ise yazılı ifadesinde Ökkeş Kenger tarafından zorlandığını söyledi.

Netice itibarıyla bu korkunç provokasyon bir şekilde gerçekleştirilmiş ve şehirde zaten patlamaya hazır olan kitleler harekete geçmişti.

Öfkeli kalabalık, patlamadan sorumlu tuttuğu solcu ve Alevi vatandaşlara yönelik saldırılara hazırlanmaya başladı.


20 Aralık günü Alevilerin yoğunlukta oturduğu Yürükselim Mahallesinde bir kıraathaneye el fenerinden yapılma bomba atıldı. Bomba, şans eseri kahvehane penceresinin altındaki betona isabet ederek kahvehaneye girmedi. Kimse yara almazken daha sonra silahla ateş edilmesi sonucu ayağa kalkan Gıjgın Dede lakaplı Sabri Özkan yaşamını yitirdi.

22 Aralık günü çığırından çıkan olaylarda artık etnik ve mezhepsel bir çatışma başlamış oldu. Yalnızca 22 Aralık günü 300'e yakın işyeri tahrip edildi.

CHP İl binası, eczaneler ve hukuk büroları da büyük zarar gören yapılar arasındaydı.

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye İşçi Partisi, TÖB-DER, TİKP ve POL-DER gibi sol görüşlü olduğu bilinen kurumların binalarını ateşe verildi.

Vahşeti ve katliamı tetikleyen sloganlar atıldı.

Ne yazık ki daha olaylar yeni başlıyordu.


23 Aralık günü kentte provokasyonlar devam etti. Ne yazık ki kadın, çocuk demeden onlarca insan sokaklarda öldürüldü. CHP Kahramanmaraş ilk başkanı Mehmet Parlakyiğit, 25 Aralık'taki gazete açıklamasında katliama dair şunları söyledi:

"Kahramanmaraş'taki katliamı tarif etmek için kelime bulamıyorum. Buna vahşet demek hafif olur. Sokaklardan evlerden 3 yaşındaki çocukların, 60 yaşındaki ihtiyarların parçalanmış cesetleri taşınıyor. İki gün süren saldırılarda ölenlerin 150 civarında olduğunu tahmin ediyorum. Olaylar, saldırılar, cinayetler vatandaşların kalbinde derin yaralar açmıştır. Unutmak istesek dahi bu olayların, bu vahşetin, unutulabileceğini söylemek mümkün değil. Olayların başlangıcında konulan sokağa çıkma yasağına yalnız ve yalnız mağdur vatandaşlar uymuş ve hala uymaktadır. Ne var ki, mağdur yurttaşların evlerinde mahsur kalmaları ve saldırıya hedef olmaları biçimine dönüşmüştür bu yasak."


Kentte asayiş yeniden sağlandığında Kahramanmaraş büyük bir mezarlığa dönüşmüştü. Yaşanan katliamın oluşturduğu hasarlar bir kenara dursun sonsuza kadar unutulmayacak büyük bir travma yaşadı şehir. Bu olayların ardından binlerce solcu ve Alevi aile şehri terk etti.

Katliamın ardından yargılama süreci 1 yıl 16 gün sonra tamamlanan esas hakkındaki iddianamede ile başladı.

5000 civarında tanığın ifadesi sonra, 476'sı tutuklu 806 sanık, sanıktan 275'i için idam cezası, 449'u için 1 yıl ile 24 yıl arasında hapis cezası istendi.

Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürdü. Sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezaları ile cezalandırıldı. Ancak idam cezalarının hiçbirisi infaz edilmedi.

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

댓글


bottom of page